5 Ekim 2012 Cuma

köpük köpük...



Adını nerede duyarsam duyayım,zaman-mekân hiçbir şey fark etmiyor dikkat kesiliyor kulaklarım.Tabii ki senden bahsetmiyorlar onlar…Radar gibi, ilginç bir şey, onca kalabalığın,çapulun arasında hemen de duyuyorum. Farkına varmadım ben nasıl oldu bu iş, zaman-bilinçaltı işbirliği mi, nedir?

Adın geçtiği zaman içimde küçük küçük dereler köpürmeye başlıyor. Nasıl çağıltılı, beyaz köpüklü dereler,kendim bile şaşırıyorum. Böyle serin sular gibi ama üşümüyor hiçbir yerim,ilginç değil mi? Saçların aklıma geliyor,gözlerin silik, ama en çok ellerin desem…Bilmem ki ellerin mi? İncecik,uzun
...

Acını içimde duyduğum çok oldu senin, bilemezsin sen. Ama kızmıyorum. Acımakla öyle meşguldün ki… Limandaki aç kedileri daha çok düşündün bizden. Aklına estikçe açıldın,günlerce değmedi ayakların toprağa. Yaralarını sağaltıp dönseydin bari…Gittiğinden kötü döndün neredeyse her seferinden. Acımakla öyle meşguldün ki…Burayı burada bıraksaydın keşke, sitemin olmasaydı.

Yalnızlık zor zanaat diye kim demişti? Yalnızlığın sanatkârıydın sen…

3 yorum:

  1. Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum.Onu beklemek bilhassa güzel..

    YanıtlaSil
  2. beklentiler daima yaralar..

    YanıtlaSil
  3. Sevgilim , bir günün ortası şimdi. Taşıtlar hızla gelip geçiyor,her yer kalabalık..

    YanıtlaSil