7 Şubat 2013 Perşembe

keman çaldı mı?

senden fersah fersah uzakta, belki pekin'de belki seul'de belki de şangay'da bir gece yarısı sen orada akşamüstü bir vakitteyken kaleme alıyorum bu yazımı. fonda bulunduğum yerin ana diliyle mest eden bir seste güzel bir şarkı çalıyor. ölen bir aşka veda şarkısı diyorum ben buna. ölen bir aşk çünkü günlerdir düşünüyorum seni arasam mı ya da sana yazsam mı diye. elim kaç kere gitti profiline yazdım sildim, yazdım sildim, yazdım sildim. göndermedim. gönderemedim. bitmişsin sen. bitirmişim ben seni. ilk başlarda çok korkuyordum. bavulumu hazırlarken senin anılarını da koydum. giderken senin hayalini de götürdüm. şimdi her akşam evime gelirken sokağın başında kalıyor hayalin, anıların ise bavulumda hala... çıkarmadım. gerek duymadım değil, sadece bu defa gerçekten değişiyorum. kimseyi yara bandı yapmak değil benim amacım. acı denirse eğer buna, acımı yaşadım, biraz uzun sürdü ama bittiği için bugün mutluyum. ben sanıyordum ki sen benim her zaman yanımda gezecek hayaletimsin, sol yanımın sevmeyi bilmeyen tanrısısın. tanrı falan değilsin sen. tanrı olamayacak kadar inancımı kaybettim sana. ilahlaştırmış mıyım ben seni? her neyse konumuz bu değil.. büyük aşklar bitince keman falan çalmıyor ama kemanı olmayan papyonlu şarkıcı kayboluyor. çocukluk kayboluyor, ilk defa o kadar güçlü hissedilen kalp çarpıntısı kayboluyor, hayaller kayboluyor. kuş kadar hafif kalıyorum.

bugün burada yabancı olduğum şehirde ilk defa tekrar yalnız uyanacak kadar ağarmaya başlıyor gün.. sitem yok, kızgınlık yok kırgınlık yok.. iyi ol demiyorum. ne yalan söyleyeyim iyiliğini istemiyorum. acı çek. ama ağlarken kimseye görünme. unuttum nasıl bir kişiliğin vardı. duygusal mıydın? ah evet öyleydin. güçlü gibi görünürdün ama güçsüzdün. daha güçlü ol. nasihat etmiyorum ben sana. zira artık seni tanımamak için yüzünü unutmak için bu kadar uzaklaştım senden. ben hep böyleydim. hep bir şeyleri bitirebilmek için, yüzleşmekten kaçmak için, herkesi ardımda bırakıp giderim. adını bilmediğim insanların arasında, kimseye hikayemi anlatmadan yaşamak güzel. işin en güzel yanı sana benzetecek hiç kimse yok burada. herkes birbirine benziyor. onları ayırt edemiyorken seni mi arayacağım onca insan içinde? ama dönünce karşılaşacağız biliyorum. ben belki fark etmeyeceğim seni,ama sen hatırlayacaksın. zamanın acımasızlığı benden bir şeyler alırken sana çok şey öğretecek. bunu tüm kalbimle hissediyorum. senin için koleksiyon yapıyorum. sanırım bu yazı bittikten sonra yapmaktan vazgeçeceğim ve onu alt komşuma hediye edeceğim. ben insanlara hediye vermeyi çok severim unuttun mu? ben hep aramızda özel bağların olduğuna inanmıştım. ne safmışım değil mi? kendi ellerimle, kendi çabalarımla birazda zorlayarak senin nazarında biraz isteksizce, biraz nezaketen kibarlık gösterilen bir bağmış bu. merak etme artık oda yok. dedim ya ben değiştim diye. her sabah bir kuş konar pencereme. uyanınca açıp perdeleri sessizce, öylece izlerim. kanat çırpışları içimde büyük bir heyecan uyandırır. özlerim. bilinmezleri. tanımadığım insanları, görmediğim yüzleri. ama seni değil. aşkın kanat çırpışlarını izlerken sona yaklaşmanın verdiği heyecansın artık. bu da bitecek... bitmiştir. durup düşünüyorumda kim inandırmıştı ki senin varlığını bana? başladı ve bitti. kimse kim. tüm yolları ben seçmemiş miydim? zaten hayat bir seçenekten ibaret. geriye gidişlerim, başa dönüşlerim, sonlarım ya da sadece başlangıçlarım. biten bir aşkın son konuşmasını dinledin. sana iyi geceler, bana apaydınlık günler. son olarak keman sesini duydun mu?


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder