25 Mart 2013 Pazartesi

Bir bardak çay kaldı zaten, içip kendimize geldiğimiz. Onu da koruyalım.

nefesi benimkinden daha değerli bir adam buldum. sesi yaşayan ve yaşamış herkesten daha huzurluydu. nasıl koktuğunu her an merak edeceğim bir adam buldum. bakışları yaşayan ve yaşamış olan herkesten daha anlamlıydı. geceleri beni uyutmayacak , gözlerimi dolduracak bir dert edindim kendime.. bir yürüyüşü vardı okulun bahçesi boyunca; o yürürken allahım derdim ne olurdu ayakkabı bağcığı olsam, ya da yandan taktığı çantası olsam.. ona yakın bir sınıf arkadaşı olsam. en çok neyi sever, nelerden hoşlanır bilsem..
sen gittikten sonra senin okumadığın binlerce yazı yazdım sana. bu defa denize düşürmen ihtimalini göze alamadım. sahi denize mi düştü o defter? yalan değil mi? susmak eyleminin hiç bir masumiyeti olmadığını öğrenmen gerek artık.. Bana öğret bunca özleme nasıl dayanılır ? Anlatabildiğin ne varsa anlat. Seni haklı çıkaran beni böyle saçmalatan ne varsa dök önüme kör gözlerim açılsın, kalbim çarpmayı bıraksın, ciğerlerim solumaktan caysın hadi anlat. Kafamda susmaları için yalvardığım sesler var.


Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor.Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş.Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil.Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum.Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor…Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en…Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır.Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını..Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki. Ben seninle sevdiğim karşılıklı iki çay içmek isterdim.Çok şey değildi, elimizde kitaplarımız sahile karşı oturmuşuz, ılık bir bahar günü olsun istemiştim. Neyse.
Her neyse sevdiğim. Her neyse
..



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder