27 Kasım 2012 Salı

beni bana geri ver..

Yazacak bir şey bulamıyorum.
Bazen oluyor, parmaklarım kanayana kadar yazdığım geceler geliyor aklıma.
Sana olan sevgimi yazdığım satırlar, sana olan özlemim, kırgınlığım, hayallerim geliyor gözümün önüne. Bir süre öylece kalıyorum, bir noktaya bakıyorum. Tek bir nokta, tek bir şey var aklımda, sen. Sesin. Gülüşlerin. Ve daha çok, beni görmemezlikten gelişin var. Sayısız müzik, kapağını açmadığım kitaplar, yüzüne bakmadığım insanlar var bir tarafta da. Hiçbirine elim gitmiyor, hiçbirine kaşımı kaldırıp bakmıyorum. Okuldan geliyorum, oturuyorum bir köşeye. Kalkamıyorum. Öylece, orada, tek başıma. Elimde telefonla. Senin için yaptıklarımı düşünüyorum, senin için sayısız katlandığım insanların suratına tükürmek istiyorum. Sonra kalkıp, üzerimi çıkarıp; yüzüme bir ton boya sürmek istiyorum. Hiç kullanmadığım makyaj malzemelerini yüzüme sıvamak istiyorum. Böyle dışarıda gördüğüm, yüzündeki çizgileri kapatmış dolaşan saçma sapan insanlar gibi olana dek sürmek istiyorum. Yapmıyorum böyle bir şey, oturmaya devam ediyorum. Öylece bir köşeye sinmiş bir şekilde bir dost bekliyorum, geliyor. ‘ne yapıyorsun?’ diyor. Ne yapayım diyorum, oturuyorum. O da oturuyor yanıma, öylece oturuyoruz. Saçma sapan bir şekilde, gereksizce, müsvette gibi. Sessizliği bozuyorum. Yine ben, yeniden. "Ne yapacağım?" diyorum. Bir şey yapmayacaksın diyor, devam edeceksin. Hiçbir şey olmamış gibi, hiçbir şey olmadı ki. Bir sigara uzatıyor, al iç. Gitmiyor böyle diyorum, devam edilmiyor. Sigara mı? diyor, çıkalım bir şeyler içelim. Ne istersen, hadi. Sonrası yine aynı. Baş ağrısı, mide bulantısı, ben yine içiyorum. Seni hatırlamıyorum bu sefer, yemin ederim. Ağzımdan çıkan birkaç kelime oluyor, ‘ne yapacağım’, ‘Nasıl toparlanacağım’, ‘Nasıl devam edeceğim’ Biri gelip tokat atmıyor bana, doldurdukça dolduruyor önümdeki bardağı. Daha çok iç diyor, bu sefer onu kusacaksın diyor. Son diyor, son kez içiyorsun. Ben bağırıyorum. BEN ONU DEĞİL, KENDİMİ HATIRLAMAK İSTİYORUM. Kalkmıyor kimse, bir tokat yahu. Bir tokat atmayı akıl edemiyor kimse. Bir tokat atıp, kendine gel demiyor hiç biri. Kendi kendime kalkıyorum, gidiyorum diyorum. ‘Gitme lan biraz daha iç’ diyorlar. Kalmıyorum. Dört duvar üzerime geliyor çünkü, dışarı çıkmak istiyor canım, nefes almak istiyorum. Aynaya bakıyorum çıkmadan. Çıkıyorum bu sefer. İnsanlar mutlu, insanlar kendilerini düşünüyor. Bir ben düşünemiyorum, bir ben kendimi toparlayamıyorum. Gün geçtikçe daha kötü birine dönüşüyorum. Durduramıyorum. Biri kulağıma eğilip geçecek dese belki de gerçekten geçecek. Ama kimse demiyor, ve hiçbir şey geçmiyor. Karnımı tutuyorum bir sokak arasında, ilk telefona, sonra elimdeki yaraya bakıyorum. Ne alakaysa. Kusmayacağım diyorum, kusacaksam neden içtim? Saçlarımı, sımsıkı tepeden topluyorum. Eve yürüyorum. Sonrası da belli, sabah yine aynı şekilde uyanıyorum. Aynı şekilde okula gidiyorum, aynı yüzle onu görüyorum. Bir titreme alıyor içimi, bu çocuk, bakmaya kıyamadığım, beni nasılda dağıttı. Nasıl güçlü bir çocuk, nasıl korkunç, nasıl tehlikeli bir çocuk. Sevmiyorum onu, sadece son kez bir şey demek geliyor içimden.
"Benden aldığın mutluluğumu geri ver, beni bana geri ver.."

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder