17 Aralık 2012 Pazartesi

Sen Olsaydın Her Gün Yaz Sıcağı Gibi Güzel Olurdu.

belki karşı binada oturuyorsun. belki köşedeki marketin üst katı sizin ev. seninle üç beş sokak mesafeyle uyuyoruz bu gece... gözlerim hep camda, belki seni görürüm. bir fark var mı sensizlikle yalnızlık arasında? herkes gitti. hep giderler. kimseye anlatamıyorum içimdekileri. ilk defa bu kadar çok eksik kaldı kelimelerim. yazmayı bile bıraktım sen düşün ne haldeyim... ama sorsan etraftakilere mutluyum.öyle mutluyum ki hiç bir şey umrumda değil. insanlar tuhaf yaratıklar. nasıl saklıyorum içimin acısını. kendi kendimle hesaplaşırken buluyorum kendimi hep. "hatırlamak yok diyorum, biraz daha içine at, mutlu günler yakın diyorum."

insanlar neden böyle? ah göz yaşlarım.. hep soldan akarlar, hep olur olmadık yerlerde.. oysa ben uzun zamandır ağlamıyordum. YÜREĞİMDE BİR BAŞKA YER, BİR BAŞKA ŞEHİR VE BAŞKA İNSANLAR HEVESİ BÜYÜTTÜM. kendimden kaçar mıyım dersin? bu hayat benim değil der miyim? geçmişi silsek bir tek seni hatırlamak isterdim. seninde beni hatırlayacağını umarak... yalnızım.. kimse göremez göz yaşlarımı. birazdan kalabalıklaşır etraf, silerim yanağımdan süzülenleri.. mutluluk oyununu oynamaya devam ederim. aklıma geldikçe etraftakilere seni anlatırım. ama kalbim sustu. ne umut kaldı, ne heves.. sen hiç geriye bakmadın. hiç umut tohumları ekmedin gönlüme. sevmenin ne anlamı kaldı? oysa seninle ilgili ne çok kelime söyledim. ne farklıydı şu andaki halimle her şey..uzatacak ne var değil mi? seni ne ilgilendirir ki bu sebepler? anlatmak için niye direniyorum ki?

ama biz dünden kalma sevgiler gibi, unutulmayan çocukluk anıları gibi , eskimeyen şarkılar gibi hala varız.. aynı sokak başında karşılıklı duran iki ağaç, iki tabela, iki kaldırım taşı gibi...

düşünmüyorum sadece... senden farklı olmamak için.. özlemiyorum dersem yalan söylemiş olurum. ciğerimde duyuyorum bazı şeylerin acısını.. yürüyüşünü, bakışını, etraftakilere bir şey anlatırken elini kolunu sallayarak heyecanla gülmeni, sessiz duruşunu, hep suç işlemiş gibi başın eğik yürümeni, yandan taktığın çantanı, saçlarını, gözlerini... seninle ilgili her ayrıntıyı... düşün ki başka insanlar kalbime değdiğinde bile silmedim fotoğraflarını. kimse demesin en çok beni sevdi diye.. en çok seni sevdim. en çok senden öğrendim beklemenin, karşılıksız, hesapsız beklemenin ve sevmenin ne demek olduğunu...

can eskimez derler... eskiden yeterdim kendime. aşabileceğimi sanırdım her şeyi.. oysa eskimiş, yıpranmış bir saat kordonu gibi canım.. içimden hiç bir şey yapmak gelmiyor. sen olsaydın böyle olmazdım. sen olsaydın yolumu bu kadar şaşırmazdım. sen olsaydın her gün yaz sıcağı gibi güzel olurdu...


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder