Bugün herhangi bir gün… Sabah yatağımdan kalmak istemediğim, aynaya baktığımda melankolik bir ifadeyle karşılaştığım herhangi bir gün. Aslında her gün aynı… Yazıp yazıp siliyorum son zamanlar. Silgim kalemimden daha önce bitiyor. Son günlerde her şey aynı gidiyor. Fark ediyorum ki yokluğuna da alışmışım. İlk zamanlar ne kadar gözyaşı döksem de adımlarının arkasından yokluğunla yaşamayı az çok öğrenmişim. Ya da mecburum; öğrenmiş gibi yapıyorum.
Bugün birbirimize birbirimizi tanıdığımız için ne
kadar şanslı olduğumuzu anlatabilirdik kısa cümlelerle. Hayatlarımızın
kesiştiği güne övgüler yağdırabilirdik. Birbirimizi tanıdığımız günü ikimizin
de doğum günü yapardık mesela. Yeniden doğduğumuzu hissederdik. Doğum
tarihimiz, birbirimizin kalbinde sevgimizin doğduğu gün olurdu. Sevgi diye bir
şey mümkünse tabi. Elinden tutup “sen nereye gidersen git hep yanındayım, sen
ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş ben hep seninleyim, hasta olduğunda, uykusuz
gecelerinde başucunda kimse olmasa bile ben hep olacağım, seni hiç
bırakmayacağım” demek isterdim. Ardından parmaklarının dokusunu hissedip
avcumun içinde dolaştırmak isterdim. Parmak uçlarımı tenine değdirip te “ya
birbirimizi hiç tanımasaydık” demek isterdim gözlerimde felakete dair beliren
bir ifadeyle. Fakat ne yazık ki bu mümkün değil. Çünkü yanı başımda fakat
kilometrelerce uzağımdasın. Aramızdaki uzaklık tesadüfler sırasında aramızda
geçen derin sessizlikle beşeri bir ifade alıyor ancak.
Ne yazık ki hiçbir hayalimin gerçekleşmesi mümkün
değil. Çünkü birbirimizi tanıdığımız günü unuttuk. Çünkü hiç ben senin kalbinin
surlarını aşamadım. Hiçbir zaman birimizin içindeki sese kulak vermedik. Bugün
senin içinde farklı bir gün değil. Senin içinde herhangi bir gün… Senin de
uyandığın elini yüzünü yıkarken plan kurmanın sıkıcı geldiği herhangi bir gün.
Herhangi bir cumartesi herhangi bir çarşamba herhangi bir Cuma ikimiz içinde
herhangi bir gün. Çünkü ikimizde birbirimize bugünün farklı bir gün olması için
şans vermedik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder