6 Temmuz 2013 Cumartesi

Aşkı Geçtik Gözlerini Açabilirsin


Şu an boğazımdaki yumru nasıl geçer? Eskileri unutursam, fotoğraflarına bakmasam, yazışmalarımızı silersem, sana yazmazsam geçer mi? Kurtulmam gereken çok şey var.. önümde yığılan hatıralar var mesela, rengarenk kağıtlarla sana yazdığım iyi dilekler var, defter aralarında hala adın var…  unutamadığım hisler var mesela, seninle konuşurken kalbimin nasıl attığını hatırlıyorum. Ama üzüntü değil hissettiğim. Mutluluk hiç değil.. değişmeye inancım her gün artıyor. Ruhumu yıkamam gerek.  Aşka aşık olmak bir şeyi değiştirmiyor.. bana “yalvarırım hayatını yaşa” dediğini hatırlıyorum bir adamın. Belki de sözünü dinlemeliyim.  Hayatını yaşamaktan kastettiği tabiki de eğlenmek, gönlünce gezmek değil. O adam ondan vazgeçmem için bana böyle diyor. Niye böyle denir ki bir insana? Neden vazgeçmesi için yalvarılır ki? İnsanlar tuhaf..  zira artık halim kalmadı benimde.. artık kovalamayacağım gidenleri, ağlamayacağım. Geçen gün kız kıza otururken ilk defa kendimden utandım. Arkadaşlarımın karşısında ezildim, büzüldüm. İyi niyetine gönülden inandığım bir arkadaşım nasıl olurda bu kadar ezik kalabiliyorsun karşısında dedi. Şaşırdım. Elimdeki bardakla oynadım bir süre. Nasıl yani diyebildim sadece. Nasıl olurda başkalarına karşı bu kadar katı ve sinirli bir insan kendisini zerre tınlamayan bir adamın karşısında bu kadar ezilir dedi. Haklıydı.. o gün eve dönerken hep bunu düşündüm. Gece yatarken bunu düşündüm. Sonra rüyamda o adamı gördüm.  Çok rüya görürüm ama onu görmeyeli çok uzun zaman olmuştu.. elimi tutuyordu. Gülümsüyordu. Ama ben hiçbir şey hissedemiyordum.  Uyanınca da suçlu hissetmedim kendimi. Arkadaşıma vereceğim cevabıda düşünmüştüm. Hemen aradım.

-alo, merhaba hani dün bana bir şey söylemiştin ya ben düşündüm de sen haklısın. Ben neden bunca zaman böyle davranmışım biliyor musun? Beni  yerinin doldurulamayacağına o kadar inandırmış ki, ben hep içimde bir umutla yaşamışım.  Ardını aramışım hep. Mesajda güldüyse sevebilir demişim, mesajıma anında cevap verdiyse benden başka konuştuğu yok demişim, arayınca açmışsa güzel günler yakın demişim. Halbuki mesajıma gülmesi belki de başka bir insan tarafından mutlu edilmiş ve mutluluğunun içine sığamamış olmasının ya da mesajıma anında cevap vermesi bir çok kişiyle konuşuyor olmasının, telefonunu elinden hiç bırakmadığının, aradığımda açması da sadece canının sıkıldığının göstergesiydi.. çünkü insanlar böyleydi. Çünkü insanlar sevmek yerine hep daha fazlasını isterdi. Çünkü insanlar doyumsuzdu… bu yüzden ben artık bu aşktan vazgeçiyorum. Hemde ağlamadan. Vedaya ihtiyaç duymadan.. ha birde son olarak “aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin.” Yazmıştım statüme. Anlamış mıdır sence,üstüne alınmış mıdır? Artık çokta mühim değil. İlk defa şuan kendimi özgür hissediyorum. Yeryüzünde edebiyat seven, güzel gülen, elmacık kemikleri güzel olan adamlar elbette vardır. En azından sevmeyi becerebilen kalplerin olduğuna inanıyorum.  İyi ki o gün beni karşına alıp azarladın. Teşekkür ederim sana.

         Aşkı geçiyoruz… birkaç gün sonra bomboş bir kalple baş başa kalacağız. Değişime olan inancım kuvvetleniyor. İşe ilk olarak upuzun sarı saçlarımı kısacık kestirerek ve o adama aldığım hediyeleri çöpe atarak başlıyorum. Elveda ilk aşkım, ilk kalp kırıklığım, ilk hatam ve ilk pişmanlığım.. mutlu ol bugün ve sonrasında da.. çünkü bela gibi peşinde dolaşan ve seni annenden bile daha çok sevdiğini iddia eden saf, masum kız yok. Beraber tükettik aşkı da, sözleride… 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder